LEFKOŞA (Yunanca: Lefkosia, Batı dillerinde Nicosia):

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (GKRY) başkentidir. 84.893 Türk (2006), 206.200 Rum (2001) yaşamaktadır. Kıbrıs’ın en kalabalık kenti ve en büyük kültür, sanayi, ticaret ve ulaşım merkezidir. Lefkoşa, 35°10’ kuzey, 33°21’ doğuda bulunur. Şehrin en büyük özelliği, Berlin duvarının yıkılmasıyla iki taraflı son şehir olmasıdır. Şehir, Yeşil Hat diye adlandırılan sınırla ikiye bölünmüştür. Kuzeyinde Türkler, güneyinde Rumlar, ara bölgede ise Birleşmiş Milletler Barış Gücü bulunmaktadır. En önemli tarihi eserleri arasinda Dikilitaş/Venedik Sütunu, Arabahmet Camii, Selimiye Camii, Kumarcılar Hanı, Büyük Han, Derviş Paşa Konağı, Bedesten, Büyük Hamam, Mevlevi Tekke, Taş Eserler Müzesi ve Haydarpaşa Camii (St. Catherine Katedrali) yer almaktadır. 

TARİHİ

Lefkoşa’nın konum olarak Kıbrıs adasının merkezi bir yerinde bulunması, Kıbrıs’a damgasını vuran medeniyetler için önemli bir etken olmuş, Roma medeniyeti ile başlayan “Casturm” kavramı Bizans’la “Kaleye” dönüşmüş ve kısa bir süre Templer Şovalyelerinde kalan Lefkoşa, 1192’de Lüzinyan Kırallığının adada hakimiyeti ile başkent olmuştur. 300 yıla yakın süren Lüzinyan Kırallığı döneminde Lefkoşa Ortaçağ Feudal Şehir anlayışı ile yönetilmiş ve adanın idari başkenti olarak kalmıştır. 100 yıla yakın süren Venedik dönemi ile başkent Lefkoşa’da feudal düzen aristokratik anlayışla devam etmiştir. Venedik döneminde Rönesans’la gelen yeni fikirler ve yenilikler benimsenmiş ve Lefkoşa’ya uygulanmaya başlanmıştır. Rönesans’la birlikte yavaş yavaş önemini kaybeden Kilise anlayışı Ortaçağ kentlerinin şehir dokusunu değiştirmiş, Kilisenin ve Kilise etrafında oluşan meydanların kentin en önemli simgesi olarak bilinmesi tarihe karışmaya başlamıştır. Lefkoşa,9 Eylül 1570 yılında Osmanlılar tarafından alınmıştı. Rönesans ile ortaya atılan yeni “İdeal Şehir” kavramı Lefkoşa şehrine de uygulanmıştır. 1567-1670 yılları arasında Lefkoşa şehrini koruma amaçlı o dönemin mimarlarından “Giulio Savorgnano” tarafından yapılan Lefkoşa surları Doğu Akdeniz’deki “Palmanova” şehrinin surları ile benzer plandadır. Palmonavo, Venedik Cumhuriyeti sınırları içinde oluşturulan planlanmış Rönesans şehridir ve Rönesans döneminde tam olarak tasarlanan ve uygulanan “İdeal Şehir” anlayışını simgeler. Askeri mimarinin en mükemmel örneklerinden biri olan Lefkoşa Surları, 5 km uzunluğunda, birbrilerine uzaklıkları eş 11 burçtan ve 3 anıtsal kapıdan oluşmaktadır. Magosa Kapısı (G.Kıbrıs), Baf Kapısı (G.Kıbrıs) ve Kuzey Kıbrıs’ta bulunan Girne Kapısı surlar içinin ve dışının sirkülasyonunu halen sağlamaktadır. 

GÜNÜMÜZDE LEFKOŞA

1974 Barış Harekatı ile ikiye bölünen Lefkoşa Şehri ve tarihi şehir surlarının tam yuvarlak plan biçimini algılamak biraz zordur. Lefkoşa’nın Kuzey bölümünde bulunan tarihi şehir surları iyi durumdadır ve KKTC Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Kontruollüğünde etap etap borçların ve sur duvarlarının restorasyonları ve bakımları yapılmaktadır. Lefkoşa şehrinin oluşumundaki bütün bu birbiri ile ilişkili ve birbirini takip eden değişiklikler, Lefkoşa surlariçinin bugünkü tarihi dokusunu oluşturmuş, ve şehri bir tarihi merkez haline getirmiştir. Fakat bu tarihi şehrin engellenemez bir şekilde modernist akımlara ve günümüz ihtiyaçlarına ayak uydurmaya çalıştırılması birçok tarihi değeri bulunan binaların yıkımına, sokak genişletmelere yol açmış ve tarihi kent dokusunda bozulmalara neden olmuştur.